Source text in English | Translation by Barış ALKIM (#10412) |
I remember reading once that some fellows use language to conceal thought, but it's been my experience that a good many more use it instead of thought. A businessman's conversation should be regulated by fewer and simpler rules than any other function of the human animal. They are: Have something to say. Say it. Stop talking. Beginning before you know what you want to say and keeping on after you have said it lands a merchant in a lawsuit or the poorhouse, and the first is a short cut to the second. I maintain a legal department here, and it costs a lot of money, but it's to keep me from going to law. It's all right when you are calling on a girl or talking with friends after dinner to run a conversation like a Sunday-school excursion, with stops to pick flowers; but in the office your sentences should be the shortest distance possible between periods. Cut out the introduction and the peroration, and stop before you get to secondly. You've got to preach short sermons to catch sinners; and deacons won't believe they need long ones themselves. Give fools the first and women the last word. The meat's always in the middle of the sandwich. Of course, a light butter on either side of it doesn't do any harm if it's intended for a man who likes butter. Remember, too, that it's easier to look wise than to talk wisdom. Say less than the other fellow and listen more than you talk; for when a man's listening he isn't telling on himself and he's flattering the fellow who is. Give most men a good listener and most women enough note-paper and they'll tell all they know. Money talks -- but not unless its owner has a loose tongue, and then its remarks are always offensive. Poverty talks, too, but nobody wants to hear what it has to say. | Hatırlıyorum da, kimilerinin düşünceyi gizlemek için dili kullandığını okumuştum bir seferinde. Ancak deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki dili düşüncenin yerine kullananların sayısı çok daha fazla. Bir işadamının konuşmasını düzenleyen kurallar, insan denilen hayvanın diğer işlevlerine ait kurallardan çok daha az, çok daha basit olmalı. Şöyle ki: Söyleyecek bir şeyin olsun. Söyle. Sus. Ne diyeceğini bilmeden söz alan, diyeceğini dedikten sonra da susmasını bilmeyen tüccarın sonu ya mahkeme olur ya da düşkünler evi; kaldı ki ilki, ikincisine giden kestirmedir zaten. Burada bir hukuk departmanım var, çok da pahalıya patlıyor ama yeter ki mahkemeye düşmeyeyim. Bir kıza uğradıysanız veya akşam yemeğinden sonra dostlarınızla muhabbet ediyorsanız sohbetin okul gezisi gibi çiçek toplama molalarıyla dolu, dur kalklı olmasında sakınca yok. Fakat işyeri sözkonusu oldu mu, iki nokta arasındaki en kısa yol cümlelerinizden geçmeli. Girişi, sonucu bir kenara atın, lafı ikinci maddeye kalmadan bitirin. Günahkarları yakalamak için vaazı kısa kesmek gerekir, din adamları da kendilerine upuzun vaaz gerektiğini düşünmezler. İlk sözü aptallara, son sözü kadınlara verin. Et her zaman ekmeğin ortasındadır. Eğer sandviç yağ seven birine gidiyorsa, o zaman ekmeğin iki yanını azıcık yağlamaktan zarar gelmez. Şunu da unutmayın ki bilge görünmek bilgece konuşmaktan kolaydır. Karşınızdakinden az konuşun, konuştuğunuzdan fazlasını dinleyin. Çünkü dinleyen kişi kendini açığa vurmaz, vuran kişinin de ruhunu okşar. Çoğu erkeğin önüne iyi bir dinleyici, çoğu kadının önüne de yeteri kadar kağıt kalem koyun, ne biliyorlarsa anlatırlar. Sahibinin çenesi düşükse para da konuşur elbette, ama hep acı söz söyler. Yoksulluk da konuşur ama ne diyeceğini kimse duymak istemez. |